Sizler için bu kez Balkanların bağrındaki eski Yugoslavya'dan ayrılarak kurulan Sırbistan'ın başkenti ve en büyük kenti Belgrade 'ı kaleme aldım.
Öncelikle Tavsiyeler
1. Vizeye ihtiyacınız olmadığı için ülkeye girişte bazı problemlerle karşılaşabilmeye hazır olun.
Eğer daha önce yurtdışına çıkmamışsanız ya da en azından Avrupa ülkelerine gitmediyseniz sizi sıkı bir sorgu bekliyor demektir. Korkmayın sorun yok. Bir adet mavi dosya içerisine şu evrakları hazırlayın.
-İş yerinden çalışmanızla ilgili belge / Öğrenciyseniz öğrenci belgesi
– Dönüş biletiniz
– Otel rezervasyonu ( booking'ten uyduruk bitane yapabilirsiniz )
ve üzerinizde sizi idare edecek kadar bir miktar para olsun mesela bir hafta için 250-300 euro olması faydanızadır.
Sizi sorgularken bazı sorular soracaklar : Sırbistan'a neden geldiniz ? Ne yapacaksınız ? Ne iş yapıyorsunuz ? Paranız var mı ? vb. bunlara mümkün mertebe ingilizce cevabınız olsun. Ya da arkadaşınız yardımcı olsun, zaten sorgular grup halinde yapılıyor o gruptaki Türk'ler size yardımcı olacaktır. Dediğim gibi bu sorgulamalara genelde Schengen vizesi olanlar ve bayanlar çok takılmıyor, sizi ürkütmüş olmayayım, pasaportunuzda daha önceden Kosova girişi görünmüyorsa sorunsuz ülkeye girebilirsiniz ama Kosova girişiniz görünüyorsa ülkeye girmeyi unutun hemen yeni bir pasaport alın. Düşman ülkeler gerisi uzun hikaye..
2. Tur şeklinde gezeceksiniz Belgrade'ı planınızın Cuma, Cumartesi günlerine getirmenizi tavsiye ederim zira gece hayatı avrupada oldukça ünlü bir şehirdir. Ama çok da abartmayalım neyse oralara geleceğiz..
3. Dönüş biletinizi kesinlikle alın yoksa ülkeye giremezsiniz
4. Bu şehirde 4 gün kalmak gayet yeterlidir.
Şimdi geldik nerede kalınır, ne yenir-ne içilir, nasıl çevre yapılıra 🙂
Sırayla hikayeyi anlatıyorum aradan verdiğim bilgiler ile siz de rotanızı çizin..
Arkadaşım ile çizdiğimiz rotaya göre Pazartesi Belgrade'a inip Çarşamda 'da Karadağ Budva'ya uçacaktık ve Cuma yine Budva'dan Belgrade'a dönüş yapıp hafta sonunu orada geçirip İstanbul'a dönecektik. Öyle de oldu ama siz böyle bir rota sakın çıkarmayın.
Air Serbia firmasından almış olduğumuz biletlerimiz, pasaportumuz ve dövizlerimizi de yanımıza alarak sabah saatlerinde Atatürk Havalimanı'nda olduk, güvenlik protokollerinden geçerek Air Serbia bankosunu yarım saat arama sonucu bulduk bunu oraya gitmeden önce göz önünde bulundurmanızda fayda var zira firmanın bankosu sabit değil değişiyor hergün. Firmanın çalışanı olmadığı için Çelebi bakıyor bu arkadaşların biletleme vs. işlemlerine ve kaba davranışlarla tabii.. Neyse uzun bir bekleyişin ardından biletleme işlemlerimizi bitirip, kapıya gittik ve uçağımızı beklemeye koyulduk, tabi rötarsız olur mu olmaz… O esnada bir İngilizce hocasıyla tanıştık kafa genç bir arkadaş..
Ve uçaktayız birazdan Belgrade'ta olacağız…
Ufak atıştırmalık ikramlı uçuştan sonra Belgrad'tayız. Uçaktan iner inmez sizi bir polis ordusu karşılıyor ve sert-suratsız tipler. Pasaportunuzu bu arkadaşlarınıza veriyorsunuz ve ufaktan bakıyorlar vizelerinize muhtemelen eğer EU vatandaşı değilseniz zaten el koyuyor ve sizi bir kenara ayırıyor diğer Türkler'in yanına 🙂 ufak bir bekleyişten sonra sizi bir alt kata alıyorlar ve bazı sorular soruyorlar yukarda anlattığım üzere. Dürüst olun kasmayın işlerini yapıyorlar, İngilizce bilmiyorsanız onlar da pek bilmiyor, sağdan soldan yardım isteyin mesela tanıştığımız İngilizce hocası herkese yardımcı olmuştu…
Neyse gece clubları için geldiğimizi anlattığımız polise samimi bir vedadan sonra havalimanının kapısındayız. Burada Türkiye'den bazı izler görebilirsiniz en son Halkbank'ın reklamları vardı 🙂 Kapıdan çıkmadan döviz büroları var orda 5 euro/dolar parayı Dinar yaptık, daha fazla yapmamamız gerektiğini biliyoruz çünkü pahalı orada..Kapıdan çıkınca hemen solunuzda bir otobüs olacak kendisi şehir merkezine gider ve 200 dinar bir ücreti vardı. Bu arada para birimleri duymuşsunuzdur Sırp Dinarı. Ben orada iken 1 TL 40 Sırp Dinarı ediyordu. Şoföre ücreti verdikten sonra bize bir bilet veriyor ve biniyoruz, nerede ineceğimizi sorduk zaten tek destinasyonmuş direk merkeze gidiyor son durakta ineceğiz.
Aziz Sava kilisesine yakın bir yerde iniyoruz burası Slavija Square.
İnince otobüste kaynaştığımız Türk'lerle 6 kişilik bir erkek ordusu olarak koyulduk evlerimizin yollarına. Bir yandan telefondan adres tarifi alırken bir yerden güzel kızları kesiyoruz tabii. Bu esnada yoldaki döviz bürolarında paramızın bir kısmını daha Dinar yapıyoruz. Yaklaşık yarım saat yürüyüşün ardından Republic Square'a geliyoruz. Burası Taksim Meydanı gibi ünlü bir meydan, birçok turistik şey de burda. Aslında yürümesek de otobüsle gelseydik diyorum kendi kendime 5 dakikada burdaydık belki de, ağır ve tekeri kırık bavulu avrupanın ortasında cart diye ses çıkara çıkara yürütmemiş olurdum hem.. Dağılıyoruz diğerleriyle sonra görüşürüz diyerek booking'ten kiraladığımız evimize doğru giderken. Ufak bir arayışın ardından evimizi buluyoruz ve ev sahibine ödemeyi yaptıktan sonra yerleşme muhabbetleri…
Acıktığımızdan olsa gerek hemen aşağıda görmüş olduğumuz pizzacıda buluyoruz kendimizi. Enfes bir pizza yedikten sonra canım çay çekse de yeşil çaydan başka birşey bulamıyoruz. Ucuz bir hesap ödeyip üzerine de tip bıraktıktan sonra biraz etrafı tanımaya çıkıyoruz. Republic Square'e çıktığımızda yine bizim arkadaşlarla karşılaştık tesadüfen. Ufak bir ayaküstü muhabbetten sonra öğreniyorum ki sabahları burda saat 9'da Free Walking Tour diye bir tur düzenleniyormuş ve yürüyerek ücretsiz bir Belgrade turu yapıyormuşuz. Eyvallah diyip uyumaya dönüyoruz evimize, gece oldu zaten.. Sabah derhal kalkıp Free Walking Tour'a yol alıyoruz. Bu arkadaşlar kısaca üniversite öğrencisi ve belediye de bunlara gelin bu turistleri gezdirin size bahşiş ateşlesinler diyor. İngilizceleri gayet iyi ve şehrin bir kısmını size gezdiriyorlar diyebilirim. Şimdi Sırbistan tarihi bir ülke ama bu tarih çoğunlukla Osmanlı'dan geçiyor yani her adımınızı attığınız yerde Türkiye ile ilgili bir iz var. Şunu da belirtmek isterim ki biz oraya giderken Sırpları kasap olarak tanıyarak gittik ama ön yargımız inanılmaz derecede kırıldı. Sırplar Türkleri gerçekten seviyorlar ve samimi insanlar. Size bir anekdot anlatayım kısaca : Arkadaşım Kızılyıldız'ın maçı olduğu gün bir cesaret Fenerbahçe forması giydi üzerine, dedim oğlum yapma keserler bizi, dinlemedi. Bütün gün şehri gezdik o şekilde. O gün boyunca belki 50 kişiyle tanıştık bu sayede. Türk olduğumuzu anlayan zorla yemek ısmarlıyor, içki ısmarlıyor bizi restorantların, barların içine çekiyorlar gelin oturun muhabbet edelim diye 🙂
Neyse ben kültür,sanat ve tarih üçlüsünden pek anlamayan biri olarak ve sizden gelen "özet geç" nidalarını duyaraktan şehri bu üç konuda özet geçiyorum 🙂
Republic Square
Nereye giderseniz gidin bu meydandan geçersiniz bildiğin meydan işte…
Knez Mihailova
Yukarıdaki meydanın paralelinde boydan boya lüks mağazaların ve butik cafelerin bulunduğu Belgrade'ın en ünlü caddesi.
Nikola Tesla Müzesi
Eğer elektrik buluşlarıyla ilgiliyseniz buraya uğramalısınız. Mucid Nikola Tesla aslen Sırp olduğu için kendisi ile çok gurur duyuyorlar bu arkadaşlar ve hemen heryerde adını görüyorsunuz. Havaalanının adı bile bu. Tesla'nın icatlarının prototipleri var bu müzede. Biz gittiğimizde ücretsizdi ancak aldığım duyumlara göre 5 euro ücret almaya başlamışlar..
Kalemegdan
Tuna ve Sava nehirlerinin birleştiği noktayı da görebileceğiniz tarihi Kalemegdan'da bizden eserler olduğunu duyunca şaşırmadık değil. Bir kapının adı İstanbul Kapısı idi ve içeride bir de türbe vardı içerisine kıyısından köşesinden para atılmış olan 🙂 İsmini hatırlamıyorum ancak Osmanlı paşalarından birine aitti.
Aziz Sava Katedrali
Buraya biz gitmedik açıkçası gitmeyi unuttuk ama siz gidin derim ben yeri de havalimanından sizi getiren otobüsün indirdiği yere çok yakın..
Skadarlija
Buranın nedense birden çok yazılışı var herkes birşey diyor. Burası Taksim Nevizade'yi bilirseniz, işte tam orası gibi biryer. Kafana dedikleri meyhaneler var oralarda oturuyorsunuz, yanınıza çalgıcı dayılar geliyor, yöresel birşeyler tıngırdatıyor, Türkçe menülere de rastalabileceğiniz bu restaurantlarda yemeğinizi yiyorsunuz. Bir de Sırbistan'ın ünlü yerel içkisinin adı Rakia diye bir işki. Adı rakıya benziyor ama tadının alakası yok tekilaya benzer sert bir tadı var. Burda bu içkiden de tüketmeniz mümkün. Velhasıl kelam turistlere yönelik kazık mekanlardır, eğer kalabalık ve ağır bir grubunuz varsa kop-kop yapmayalım diyorsanız burda demlenebilirsiniz.
Sanırım bu kadar yeterli. İllaki vardır bundan başka birçok kültürel alan ama bizim ilgimizi çekmiyor açıkçası, şehir zaten yeterince tarihi ve güzel binalarla donatılmış…
Şimdi geldik bombayı patlatmaya.
Belgrade Gece Hayatı
Velhasıl kelam Belgrade'ın gece hayatının güzel diye nitelendirilmesinin bence en büyük sebebi kadın nüfusunun belirgin olarak şehirde erkeklerden daha fazla olması ve kıro diye nitelendirilebilecek tiplerin görülmemesi.Müzikleri ya da ses-ışık sistemleri Türkiye'deki kadar kaliteli değil ancak şehirde genel olarak bir bar ya da clube gittiğinizde içkiniz çok kaliteli bir şekilde servis edilir. Yani içkinin adından ziyade onun markasını söylemelisiniz ve mesela Vodka + Energy söylediğimizde o enerji içeceği en kıyrıtık pubda bile masamıza kadar gelir ve masamızda açılıp servis edilirdi. Dolayısıyla içinde ne var ne yok görebiliyoruz. Bu arada şehirde yaygın olarak içilen bira markası LAV. Kendi yerel markaları olmakla birlikte ucuz ve içimi güzel.
Neyse şimdi Belgrade'ı daha önce araştırdıysanız genelde nehir kenarındaki gece clublerinden haberiniz olmuştur. Özellikle ünlü Freestyler… Ben bunlardan da bahsedeceğim ama buralara pek takılmanızı tavsiye etmeyeceğim 🙂
Şimdi biz de şehri iyice tanıdıktan sonra bir akşam dedik hadi oğlum bu gece gidiyoruz Freestyler'a.
Önce bilmeniz gereken bu clublara gitmeden önce o gün içerisinde rezervasyon yapmanız gerekmektedir. Eğer haftasonu ise dünyanın en yakışıklı erkeği ya da tatlış bayanı da olsanız kapıdan çevirilebilirsiniz. Rezervasyonlarınızı clubların facebook sayfalarından yapabilirsiniz ya da Belgrade Nightlife Reservation aramasını Google 'a girdiğiniz zaman ortak bir siteleri var buradan tüm clublara rezervasyon yapabilirsiniz..
Biz tanıştığımız bir Sırp işadamı sayesinde oradaki clubların müdürünün telefonunu aldık ve gitmeye karar verdiğimiz de saat geç de olsa durumu kendisine SMS yoluyla bildirdik ve tabi gelin gençler ortam var o var bu var dedi ve çıktık yola.
Kalemegdandan inince nehrin üzerindeki köprüden geçtik ve hemen aşağı inerek nehrin kenarındaki ünlü clublara geldik. Kasılmanıza gerek yok, üstünüz başınız temizse dam problemi olmadan girebilirsiniz.
Biz sırasıyla tüm clublara girdik, bu müdür abimizin adını verdiğimizde sorunsuz alındık içeri.
River
Burası gerçekten çok güzel bir ambiyansa sahip. İçerideki kadınlar biraz kasıntı ve olgun tiplerdi. Fiyatlar gayet normal yani Türkiye'ye göre ucuzdu, müzikler de biraz yerel biraz piyasa şeklinde gidiyordu, fena değildi ama coşku da çok yüksek değildi. Tabi bunlar bizim gittiğimiz zamanla da alakalı olabilir…
Freestyler
Burası da efsane bir club ancak biraz şehre gelen yabancı damsız turist erkekleri çekmek için yapılmış gibi geldi bana… Üstünüzde camdan bir platform var ve burada striptizci ablalar şovlarını icra ediyorlar. Bar kare şeklinde, şanslıysanız burada yer bulabilirsiniz belki… Kulağıma piyasa müzikleri yansıyor cam tavandan ve bilindik müzikler bunlar.İçeride iki Macar turistle tanışıyoruz, kızlara birkaç içki ısmarlıyor ve dansımızı ediyoruz ama burada dikkatimi çeken birşey var. Maço dayılarımızı hissediyorum sanki burada, içerideki erkek nüfusu kadınlara oranla yüksek.Teşekkürümüzü edip ayrılıyoruz bu arkadaşlardan… İçki alırken peşin çalıştığımız için sıkıntı yaşamıyoruz ama sizi ufaktan dürtme peşindeler menü isteyin bardan ve fiyatlara iyi bakın zaten dürtseler de koymuyor ucuz çünkü..
Lasta
Son durağımızı burada alıyoruz. Bizim müdürün çalıştığı yer burası aslında. İçerideki bayan oranı efsane ve müzikler yerel olduğu için hiç turist yok oranın yerlileri takılıyor mekana. Müdürümüz bizim için bistro masaların birindeki 3 güzel hatundan müsade ediyor ve bu masayı bize tahsis ediyor. Ufaktan bir hesap kitleme mevzusu yaşayabileceğimizi düşünüyoruz ama aslında öyle olmuyor siz yine de peşin çalışın sorun çıkarsa da polisi arayacağınızı iletin benden demesi.Bize 70'lik Absolute ve redbullar, çerezler, mısırlar geldi ve 17.000 dinar tuttu. İstanbuldaki bu ayardaki bir clubtan kat be kat ucuz bir rakam e tabi ama biz bunu ödedik mi hayır, orası da bizde kalsın 🙂
İşte bu gece clubleri hep turistleri çekip paralarını almak için açılmış yerler. Gitmeyin demiyorum gidin eğlenceli yerler ama 1-2 gittiniz tamam yeter çok abartmayın.
Gel gelelim bu Sırplar nerede eğlenir, içer ?
Skadarlija demiştim ya yukarıda işte oranın hemen arka sokağında bir otopark var, otoparkın içerisinden giriyoruz büyükçene bir alan çıkıyor karşımıza işte bu alanda Sırpların kendi yerel müziklerinin çaldığı yek başlarına dans ettikleri, takıldıkları gece clubleri yer alıyor. Gece clubü derken aklınıza hemen cıstak cıstak yerler gelmesin. Bizdeki 90ların müziğini çalan yerleri düşünün o tarz yerler buralar. Sırp potansiyeli çok yüksek. Buradan birileriyle tanışmamanız işten bile değil.. Sırplar yabancılarla konuşmayı seviyor, onlarla temas kurmaktan çekinmeyin 😉
Bizler daha çok bu yerel publarda takıldığımız 4 günlük Belgrade maceramıza birçok insan sığdırabilmeyi başarabildik.
Ulaşımla ilgili ufak bir bilgi vermek istiyorum. Şehirde araca hiç ihtiyaç duymazsınız, turistik alanlar ve şehirin büyük bir kısmı yürüyerek gezilebiliyor onun dışında birçok noktaya heryerden otobüs, tramvay ve troleybüs var. Taksi kullanmanızı tavsiye etmem birçok taksici turistleri kakalama peşinde. Çünkü buralarda Türkiye'deki gibi tek tip taksi yok. Birçok farklı taksi firması var ve hepsinin tarifesi farklı farklı olduğundan işin hileleri de bununla birlikte geliyor, denetlenme durumları çok yok gibi. Taksi kullanmanız gerekecekse Pink Taxi firmasının taksilerini kullanın. Telefonunu hemen heryerden bulabilirsiniz, birçok kişi onu kullanır Belgrade'ta. Bu taksilerde yamuk olmaz ama gözünüz yine taximatrede olsun. Toplu taşıma ücretlerine bilet almadan binebilirsiniz kimse sizi indirmez ya da niye biletin yok demez ama eğer kontrollürlere denk gelirseniz 50 euro gibi fahiş cezalar ödemek zorunda kalabilirsiniz. Biz topu topu 2 kere otobüse bindik onda da ödeme yapmadık hatta şoför aldı ama ceza yiyenleri çok duyduk dikkatli olun.
İşin ekonomik kısmına gelecek olursak ; ortalama bir yerde yemek yerseniz tıkabasa 10-15 TL ye içecek dahil kalkarsınız, ayaküstü büfelerde daha ucuza bile karnınızı doyurabilirsiniz. Ama lüks restaurantlarda yiyecek olursanız bu rakamların üzerine çıkmanız gerekecek illa ki.. Ev fiyatları da günlük TL bazında 80-100 lirayı geçmez. Alkol ve sigara çok ucuz. Ortalama bir gece clubunde 10 TL civarına vodka+energy, pubda 4-5 TL 'ye bira içilebilir. Sigara da 4-5 TL civarına ortalama bir sigara alınabilir. (Marka veremiyorum 🙂 )
Unutmadan : Belgrade'ta oranın merkez bankasına gittiğiniz zaman ücretsiz olarak fotoğrafınızı çektirip Sırp Dinarı üzerine bastırabilirsiniz. Sembolik bir para oluyor ama hatıra olsun diye.. Ancak oraya gideceğiniz gün şort giymeyin şortla almıyorlar resmi kurum olduğu için sanırım. İçeride de ufak bir para müzesi var ve eski paraları görmek mümkün.
Gezmek güzeldir dostlar, ileri en ileri hiç durmadan dağ tepe demeden hep ileri 🙂
Sorularınız varsa aşağıdaki formdan çekinmeden sorabilirsiniz.